Ceza Avukatı

Ceza Hukuku Nedir?

Ceza hukuku, hukukun bir dalı olarak suç ve ceza ile ilgili konuları düzenleyen, suç işleyen kişilerin sorumluluğunu belirleyen, ceza türlerini ve ceza infaz süreçlerini düzenleyen bir hukuk dalıdır. Bu hukuk dalı, toplumun düzenini korumak, suç işleyenleri caydırmak, mağdurları korumak ve adaleti sağlamak gibi temel amaçları gözetir.

Ceza hukuku, hukukun bir dalı olarak suç ve ceza ile ilgili konuları düzenleyen, suç işleyen kişilerin sorumluluğunu belirleyen, ceza türlerini ve ceza infaz süreçlerini düzenleyen bir hukuk dalıdır. Bu hukuk dalı, toplumun düzenini korumak, suç işleyenleri caydırmak, mağdurları korumak ve adaleti sağlamak gibi temel amaçları gözetir.

Ceza hukuku, suçların tanımını yapar, suçun unsurlarını belirler ve suç işlendiğinde hangi cezanın uygulanacağını tespit eder. Ayrıca, suç işleyenlerin yargılanma süreçlerini ve cezaevinde geçirecekleri süreleri düzenler. Ceza hukuku, suçlu ile suçsuz arasındaki dengeyi korumaya çalışırken, hukukun evrensel prensiplerini ve insan haklarını gözetir.

Ceza Avukatı Kimdir?

Hukuk, toplumun düzenini ve adaletini sağlayan önemli bir yapı taşıdır ve bu düzenin sağlanmasında avukatlar, savunma hakkını temsil ederek büyük bir rol oynarlar. Avukatlık, kamuya hizmet veren serbest bir meslek dalıdır ve herhangi bir hukuk dalında uzmanlaşmak zorunlu değildir. Bu meslekte çalışan avukatlar, uzmanlık ve ilgi alanlarına göre herhangi bir hukuk dalında davaları üstlenme özgürlüğüne sahiptirler. Bu noktada, sınırlama veya dayatma bulunmamaktadır.

Karar yetkisi, avukatlara bırakılmıştır. Ancak, bu meslekte çalışanlar, kendi uzmanlık alanlarına veya ilgi duydukları konulara yönelik dava dosyalarını tercih edebilirler. İstanbul'da faaliyet gösteren bir avukat, müvekkil adaylarını araştırırken, "ceza avukatı" veya "ceza hukuku uzmanı" unvanını taşıyan avukatların sadece belirli bir bölgede veya yakada çalıştığını düşünmemelidir. Ceza davalarına ilgi duyan veya bu alanda uzmanlaşmayı tercih eden avukatlar, bu şekilde tanınır.

Avukat arayışında olanlar, ceza davalarının kişinin özgürlüğünü etkileyen ciddi meseleler olduğunu göz önünde bulundurarak, bilgi ve deneyime sahip kişileri araştırırlar. Bu avukatlar, Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu gibi hukuki düzenlemelerde deneyimli ve bilgi sahibi olanlardır. Ceza davalarına odaklanmış avukatlar, mesleklerinin büyük bir kısmını ceza hukuku alanında geçirmiş olan kişilerdir.

Dosya aldıklarında, sanıklara "sanık müdafii" olarak hitap ederken, mağdurları ise "mağdur vekili" olarak adlandırır. Ceza davaları, özgürlüğü doğrudan etkileyen bir mesele olduğundan, bu alanda çalışan avukatlar, adaletin ve hukukun sağlanmasında önemli bir rol oynarlar.

Ceza Avukatı Hangi Davalara bakar?

Ceza avukatları, ceza hukuku ile ilgili davalara odaklanırlar ve genellikle aşağıdaki türdeki davalara bakarlar:

Ceza Davaları: En temel görevleri ceza davalarıyla ilgilenmektir. Suç işlediği iddia edilen kişilerin savunmasını yaparlar. Bu suçlar, hırsızlık, gasp, cinayet, uyuşturucu madde suçları, cinsel saldırı gibi çeşitli suçları içerebilir.

Ceza İnfaz Davaları: Mahkumların cezalarını çekme süreciyle ilgili davaları ele alırlar. Mahkumların denetimli serbestlik, erken tahliye veya cezaevinde yaşadıkları hak ihlalleri gibi konuları işlerler.

Ceza Muhakemesi Davaları: Ceza muhakemesi süreçleri, suçlu ya da suçsuz olarak iddia edilen kişilerin haklarını korumak ve yargılamayı adaletli bir şekilde yönlendirmek için ceza avukatları tarafından ele alınır.

Mağduriyet Davaları: Mağdur olan kişileri temsil ederler. Mağdurlar, ceza davasının bir tarafı olarak haklarını savunmak için ceza avukatlarına başvurabilirler.

Ceza Hukuku Danışmanlığı: Ceza avukatları, suç işleme potansiyeli taşıyan veya suçlamalarla karşı karşıya kalan kişilere hukuki danışmanlık sunarlar. Bu, suç işlemeyi önlemek veya yasal haklarını anlamak isteyen kişilere yönelik olabilir.

İstinaf ve Temyiz Davaları: Kararlaştırılan bir ceza davasının sonucunu kabul etmeyen veya hatalı bir yargı kararı olduğunu düşünen taraflar, istinaf (yeniden görüşme) veya temyiz (üst mahkemeye başvurma) davaları açabilirler. Bu tür davaları ceza avukatları yönetebilir.

Ceza Hukuku Reformu ve İyileştirme: Ceza avukatları, ceza hukuku reformlarına ve mevcut hukuki düzenlemelerin geliştirilmesine katkıda bulunabilirler.

Unutmayın ki ceza hukuku çok geniş bir alandır ve bir ceza avukatı farklı türdeki ceza davalarına odaklanabilir veya belirli bir uzmanlık alanı geliştirebilir. İşte bu nedenle, ceza davasıyla ilgili bir avukat seçerken, davanızın özelliğine ve ihtiyacınıza uygun bir avukatı seçmeye özen göstermek önemlidir.

Ceza Mahkemeleri Nelerdir? Ceza Davalarına Hangi Mahkeme Bakar?

Ceza mahkemeleri; asliye ceza mahkemeleri, ağır ceza mahkemeleri ve özel kanunlarla kurulan diğer ceza mahkemelerini içermektedir.

Sulh Ceza Hakimlikleri

Sulh Ceza Hakimlikleri, yürütülen soruşturmalar sırasında gereken kararları almak, işlemleri yürütmek ve bu kararlara karşı yapılan itirazları incelemek üzere oluşturulmuş yargı birimleridir. Ayrıca, belirli işlemlerin gerçekleştirilmesi için karar organı olarak görev yaparlar, örneğin önleme araması gibi durumlarda. Ayrıca, idari yaptırımların yargısal denetiminde başvuru mercii olarak işlev görürler. Kanun koyucu, bu yargı organlarını "hâkimlik" olarak adlandırmıştır.

Asliye Ceza Mahkemeleri

Ağır ceza mahkemelerinin yetki alanı dışında kalan diğer suçların yargılandığı mahkemeler Asliye Ceza Mahkemeleridir.

Ağır Ceza Mahkemeleri

Kanunların belirlediği istisnalar dışında,

  • Ağırlaştırılmış müebbet hapis, müebbet hapis ve on yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlarla ilgili davaları yürütmek (örneğin, adam öldürme veya uyuşturucu ticareti gibi suçlar),

  • Türk Ceza Kanunu'nda yer alan yağma (Madde 148), irtikap (Madde 250/1 ve 2), resmi belgede sahtecilik (Madde 204/2), nitelikli dolandırıcılık (Madde 158), hileli iflas (Madde 161) suçlarına ilişkin davaları incelemek,

  • Türk Ceza Kanunu'nun İkinci Kitap Dördüncü Kısmı'nda tanımlanan suçlar (Madde 318, 319, 324, 325 ve 332 hariç) ile ilgilenmek,

  • Devlet Güvenliğine Karşı Suçlar (Madde 302-308),

  • Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (Madde 309-316),

  • Millî Savunmaya Karşı Suçlar (Madde 317-320, 321, 322, 323),

  • Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk (Madde 326-327-328-329-330-331-333-334-335-336-337-338-339),

  • 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki suçlar nedeniyle açılan davaları ele almakla görevlidir.

Ancak, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay tarafından yargılanacak kişilere ilişkin hükümler, askeri mahkemelerin görevlerine dair hükümler ve çocuklara özel yargılama kuralları ayrıca geçerlidir.


Ağır Ceza Davaları Hangi Suçları Kapsamaktadır?

Ağır ceza davaları, genellikle şu gibi suçları içermektedir:

  • Uyuşturucu ticareti

  • Kasten yaralama

  • Hakaret

  • Tehdit

  • Şantaj

  • Mala zarar verme

  • Basit ve nitelikli hırsızlık

  • Cinsel taciz

  • Cinsel saldırı

  • Dolandırıcılık

  • Yağma

  • Taksirle adam öldürme

  • Taksirle yaralama

  • Özel hayatın gizliliğini ihlal

  • Kişisel verilerin kaydedilmesi

  • Vergi suçları

  • ve daha birçok suç türü

Ağır ceza davaları, suçların ciddiyetine ve potansiyel ceza miktarına göre değerlendirilir. Örneğin, dolandırıcılık suçunun nitelikli bir şekilde işlenmesi, ağır ceza suçu olarak kabul edilebilir. Yağma suçu da aynı şekilde ağır ceza davaları kapsamında değerlendirilebilir. Bu tür suçlar, ceza avukatlarının uzmanlık alanına girer ve ciddi yasal sonuçlar doğurabilirler.

Ceza Davalarında Süreç Nasıl İşler

Ceza yargılaması bir kamu davasıdır. Bu sürecin başında, suç işlendiği iddiasıyla suç isnadı, kamu adına Cumhuriyet savcısı tarafından yapılır ve soruşturma işlemlerine başlanır. Bu işlemler, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 160-161. maddeleri çerçevesinde yürütülür.

Suçla ilgili olarak gelen ihbar veya şikayetler, Cumhuriyet Başsavcılığına veya kolluk makamlarına yapılabilir. Ancak, valilik, kaymakamlık veya mahkemeye yapılan ihbar veya şikayetler, ilgili Cumhuriyet Başsavcılığı'na yönlendirilir (CMK Md. 158/1-2).

Soruşturma işlemleri, 5271 sayılı CMK, Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliği, Adlî ve Önleme Aramaları Yönetmeliği, Adlî Kolluk Yönetmeliği gibi mevzuatlar çerçevesinde gerçekleştirilir.

Ceza davasının yargılama süreci, genellikle iki aşamadan oluşur: "Soruşturma" ve "Kovuşturma."

Suç isnadı nedeniyle soruşturulan kişi, iddianame kabul edilene kadar "ŞÜPHELİ" olarak kabul edilir. İddianamenin kabul edilmesiyle birlikte "SANIK" sıfatını kazanır.

Soruşturma Evresi

Soruşturma süreci, suç şüphesinin ortaya çıkması ve olayın yetkili merciler tarafından el konulmasından, iddianamenin düzenlenip kabul edilinceye kadar geçen aşamayı ifade eder.

Soruşturma süreci, genellikle Cumhuriyet savcısı emri altındaki adli kolluk birimleri tarafından yürütülür. Bu süreçte aşağıdaki adımlar izlenir:

  1. Bilgi Toplama: Adli kolluk, kendisine yapılan sözlü ihbarları, şikayetleri ve görevleri sırasında öğrendiği suçlarla ilgili bilgileri yazılı hale getirir.

  2. Olay Yeri Koruma: Edinilen bilgiler veya alınan ihbarlar üzerine veya kolluk kendi inisiyatifiyle bir suçla karşılaştığında, olay yerinde kişilerin ve toplumun sağlığına, vücut bütünlüğüne veya malvarlığına zarar gelmemesi ve suçun delillerinin kaybolmaması veya bozulmaması için gerekli tedbirleri hızla alır.

  3. El Koyma ve Bildirim: Kolluk, suç işlendiği veya işlenmekte olduğu bilgisini aldığında, olayın korunması, delillerin tespiti, kaybolmaması veya bozulmaması için gereken acele tedbirleri aldıktan sonra, el koyduğu olayları, yakalanan kişileri ve uygulanan tedbirleri derhal Cumhuriyet savcısına bildirir.

  4. Gizlilik: Soruşturma işlemleri genellikle gizlidir ve bu gizliliğin ihlali TCK Md. 285'te suç olarak düzenlenmiştir (CMK Md. 157).

  5. İddianame Hazırlama: Soruşturma adli kolluk tarafından tamamlandığında ve olay yeri inceleme gibi kolluk işlemleri ile deliller toplandığında, yetkili Cumhuriyet savcısı iddianameyi hazırlar ve görevli ve yetkili Ceza Mahkemesine dosyayı sunar.

  6. İddianamenin Kabulü veya Reddi: Mahkeme, sunulan iddianameyi kabul veya reddedebilir (CMK Md. 174). Mahkemenin 15 günlük inceleme süresi vardır ve bu süre sonunda iddianame iade edilmezse kabul edilmiş sayılır (CMK Md. 174/3).

Soruşturmayı başlatma ve tamamlama yetkisi Cumhuriyet savcısına aittir. Sağlıklı bir yargılama için soruşturma aşamasında suça ilişkin, sanığın lehine ve aleyhine olan tüm delillerin toplanması önemlidir. Cezayı kaldıran şahsi sebep olarak etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasını gerektiren koşulların veya şahsi cezasızlık sebebinin varlığı halinde, Cumhuriyet savcısı kovuşturmaya yer olmadığı kararı verebilir (CMK Md. 171/1).

Kovuşturma Evresi

İddianamenin kabulüyle başlayan, yargılama sürecini içeren ve hükmün kesinleşmesiyle sona eren evre, ceza yargılamasının önemli bir aşamasını oluşturur. Bu sürecin ana hatlarıyla nasıl işlediğini özetlemek gerekirse:

  1. İddianamenin Kabulü: Suç şüphesi bulunan bir kişi hakkında hazırlanan iddianame, mahkeme tarafından kabul edilir. İddianame, suç isnadı, suçun işlendiği tarih ve mahal, şüpheli veya sanık bilgileri gibi önemli bilgileri içerir.

  2. Tensip Zaptı ve Duruşma Günü Verilmesi: İddianamenin kabul edilmesiyle birlikte mahkeme tarafından "Tensip Zaptı" düzenlenir ve duruşma günü belirlenir. Bu aşamada, tarafların savunma yapmaları için hazırlıkları başlar.

  3. Esas Yargılama: Duruşma gününde, mahkeme önünde suçlamalar, savunmalar ve deliller sunulur. Kast, taksir, olası kast gibi suçun maddi ve manevi unsurları, etkin pişmanlık, cezanın nitelikli halleri ve ağırlaştırıcı nedenleri gibi konular yargılama sürecinde değerlendirilir.

  4. Seri Muhakeme ve Basit Yargılama Usulleri: Ceza Muhakemeleri Kanunu'na (CMK) göre, bazı suçlar için "seri muhakeme usulü" ve bazıları için "basit yargılama usulü" öngörülmüştür. Bu usuller, davanın karmaşıklığına ve ciddiyetine göre değişebilir.

  5. Hükmün Açıklanması: Mahkeme, yargılama sonunda bir hükme varır ve gerekçeli kararını açıklar.

  6. İstinaf Başvurusu: Hükme itiraz etmek isteyen taraf, İstinaf Kanun Yoluna Bölge Adliye Mahkemesi ilgili ceza dairesine başvurabilir. İstinaf başvurusu, CMK'ya göre 7 gün içinde yapılmalıdır.

  7. Temyiz Başvurusu: İstinaf sonucunda da tatmin edici bir karar alınamazsa, hükme karşı 15 gün içinde Temyiz Kanun Yoluna Yargıtay'a başvurulabilir.

  8. Sürelerin Takibi: İstinaf ve temyiz başvuruları için öngörülen süreler, hak düşürücüdür. Bu sürelerin kaçırılması, verilen mahkumiyet kararlarının kesinleşmesine neden olur ve cezanın infazına başlanır.

  9. Duruşmalı İnceleme: İstinaf ve temyiz yargılamaları talep halinde "duruşmalı" yapılabilir, yani mahkemede tekrar deliller sunulabilir.

  10. Hukuki Konuların İncelenmesi: Temyiz yoluyla yapılan başvurular, hukuka aykırılık nedeniyle yapılır. Yargıtay, temyiz başvurusunda belirtilen hususlar ile temyiz istemi usule ilişkin noksanlardan kaynaklanmışsa incelemeler yapar.

Ağır ceza davaları, sonuçları itibariyle çok dikkatle takip edilmesi gereken davalardır. Müşteki, şüpheli veya sanığın süreçte etkin olmasına engel değildir. Haksız tahrik, meşru müdafaa, suçun maddi ve manevi unsurları, kastın yoğunluğu, takdiri indirim nedenleri gibi konular da önemlidir. Ayrıca, temyiz dilekçesinin eksiksiz ve doğru şekilde hazırlanması, Yargıtay incelemesinde kritik bir rol oynar. Bu nedenle, ağır ceza avukatları, müvekkillerini adil bir şekilde temsil etmek için büyük bir dikkat ve titizlikle çalışırlar.

Ceza Davalarında Ceza Avukatı Zorunlu mudur?

Ceza yargılaması bakımından Türkiye'de genel anlamda bir ceza avukatı tutma zorunluluğu bulunmamaktadır. Ancak, Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemeleri Kanunu çerçevesinde bazı durumlarda veya özel şartlar altında müdafi (savunma avukatı) bulundurulması veya görevlendirilmesi gerekebilir. İşte bu durumların bazıları:

  1. Zorunlu Müdafi Görevlendirmesi: Bazı durumlarda şüpheli veya sanık, savunma hakkını etkili bir şekilde kullanamayacak durumda ise mahkeme tarafından zorunlu müdafi görevlendirilebilir. Özellikle ciddi suçlardan dolayı yargılananlar veya maddi imkansızlıkları nedeniyle savunma yapamayacak durumda olanlar için bu uygulama geçerlidir.

  2. Savunmanın Temsili: Yargılama sürecinde şüpheli veya sanık, kendi savunmasını yapmak istemeyebilir ve bir avukat aracılığıyla temsil edilmeyi tercih edebilir. Bu durumda, kişi istediği bir avukatı tutma hakkına sahiptir.

  3. Duruşma Esnasında Müdafi Olmaksızın Yargılama: Ceza yargılaması sürecinde, bazı hallerde savunmanın gerekliliği nedeniyle müdafi olmadan yargılama yapılması usule aykırı kabul edilebilir. Özellikle suçun ağırlığı ve karmaşıklığı göz önünde bulundurularak, mahkeme tarafından şüpheli veya sanığın müdafisi olmayan duruşmaların yapılmaması tercih edilebilir.

  4. Savunma Hakkının Korunması: Türkiye'de savunma hakkı anayasal bir haktır ve yargılama sürecinde bu hakkın korunması büyük önem taşır. Bu nedenle, şüpheli veya sanığın avukat tutma veya müdafi görevlendirme hakkı her zaman vardır.

Sonuç olarak, Türkiye'de ceza yargılaması sürecinde genel olarak ceza avukatı tutma zorunluluğu bulunmamaktadır, ancak savunma hakkının korunması ve adil bir yargılamanın sağlanması için bazı durumlarda müdafi görevlendirilmesi veya avukat tutulması gerekebilir. Bu nedenle, yargılanan kişilerin savunma haklarını en iyi şekilde kullanabilmeleri için hukuki yardım alabilecekleri bir avukata başvurmaları önemlidir.

Türkiye'deki ceza yargılaması sürecinde şüpheli, sanık, mağdur ve şikayetçilerin hukuki haklarının korunması ve adil bir yargılamanın sağlanması amacıyla bazı durumlarda müdafı (savunma avukatı) görevlendirme veya avukat isteme hakları bulunmaktadır. Bu haklar, hukukun ülkedeki uygulamalarına göre belirli koşullar altında kullanılabilir. İşte bu koşullara dair bazı önemli bilgiler:

Şüpheli veya Sanık İçin Müdafi Görevlendirme:

  • Şüpheli veya sanık, her zaman soruşturma veya kovuşturma sürecinde müdafi yardımından yararlanabilir.

  • Eğer şüpheli veya sanık müdafi tutma konusunda maddi veya diğer nedenlerle zorlanıyorsa, talebi halinde mahkeme tarafından müdafi görevlendirilebilir. Bu görevlendirme işlemi Baro tarafından yapılır.

  • Bazı durumlarda, şüpheli veya sanık için müdafi görevlendirilmesi zorunludur. Örneğin, çocuk şüpheli veya sanık ise, kendisini savunamayacak derecede malul veya sağır-dilsiz ise, veya alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlarla ilgili olarak soruşturma veya kovuşturma yapılıyorsa, müdafi görevlendirilmesi zorunludur.

  • Şüpheli veya sanık daha sonra kendisi bir avukat seçerse, Baro tarafından görevlendirilen avukatın görevi sona erer.

Mağdur ve Şikayetçi İçin Avukat Görevlendirme:

  • Mağdur ve şikayetçiler de, belirli suç türleri için avukat görevlendirilmesini talep etme hakkına sahiptirler. Bu suç türleri arasında cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı veya ısrarlı takip suçları, kadına karşı işlenen kasten yaralama, işkence veya eziyet suçları gibi suçlar bulunur.

  • Eğer mağdur veya şikayetçi, belirtilen suç türlerinde mağdur ise 18 yaşından küçükse, sağır veya dilsizse, veya anlamını ifade edemeyecek derecede malul durumdaysa, bu durumda zorunlu olarak bir avukat görevlendirilir. İstemi aranmaz.

Bu kuralların amacı, yargılama sürecinin adil ve hukuka uygun bir şekilde yürütülmesini sağlamak ve bireylerin savunma haklarını korumaktır. Bu nedenle, hukuki süreçte bulunan herkesin bu haklardan haberdar olması ve gerektiğinde bu hakları kullanabilmesi önemlidir.

Ceza Avukatı Seçerken Nelere Dikkat Edilmelidir?

Bir ağır ceza avukatı seçerken dikkat edilmesi gereken birkaç önemli faktör bulunmaktadır. İşte iyi bir ağır ceza avukatını seçerken göz önünde bulundurmanız gerekenler:

  1. Uzmanlık Alanı: İyi bir ağır ceza avukatı, ağırlıklı olarak ceza hukuku alanında çalışan ve ağır ceza suçlarına ilişkin deneyime sahip bir avukat olmalıdır. Suç türleri ve ceza yargılaması konularında derinlemesine bilgi ve deneyime sahip olmalıdır.

  2. Deneyim: Avukatın geçmişte benzer suçlarla ilgili başarılı bir şekilde çalışmış olması önemlidir. Deneyim, avukatın ceza hukukundaki yasaları, mahkeme prosedürlerini ve mahkeme içi dinamikleri iyi anlamasını sağlar.

  3. İtibar ve Referanslar: İyi bir avukatın genellikle iyi bir itibarı vardır. Avukatın müvekkillerinden veya meslektaşlarından gelen olumlu referanslar, güvenilirliğini ve başarısını gösterir.

  4. Bağımsızlık ve Tarafsızlık: Avukatın bağımsız ve tarafsız olması önemlidir. Bağımsızlık, müvekkillerinin çıkarlarını savunurken herhangi bir dış etkiden etkilenmemesi anlamına gelir.

  5. İyi İletişim Becerileri: İyi bir avukat, açık ve etkili iletişim becerilerine sahip olmalıdır. Hem yazılı hem de sözlü iletişim yetenekleri, müvekkillerine etkili bir şekilde yardımcı olmasına yardımcı olur.

  6. Savunma Stratejisi: İyi bir avukat, savunma stratejisi geliştirme yeteneğine sahip olmalıdır. Suçlamaları sorgulayarak, kanıtları inceleyerek ve müvekkilin savunmasını güçlendirecek argümanlar oluşturarak etkili bir savunma stratejisi oluşturmalıdır.

  7. İş Ahlakı: Avukatın iş etiği ve mesleki standartlara uygun davranması önemlidir. Etik kurallara uyan bir avukat, müvekkillerinin haklarını korumak için dürüst ve adil bir şekilde çalışacaktır.

  8. Müvekkil İlişkileri: İyi bir avukat, müvekkilleri ile iyi ilişkiler kurmalı ve onları davanın her aşamasında bilgilendirmelidir. Müvekkillere danışmanlık yapmalı ve süreci anlaşılır bir şekilde açıklamalıdır.

  9. Mücadeleci ve Kararlılık: Ağır ceza davaları karmaşık olabilir ve uzun sürebilir. İyi bir avukat, mücadeleci ve kararlı olmalı, müvekkilinin haklarını sonuna kadar savunmalıdır.

  10. Ücret ve Sözleşme: Avukatın ücret yapısı ve sözleşme koşulları net olmalıdır. Ücretlerin açıkça belirtilmesi ve anlaşmanın yazılı olarak yapılması önemlidir.

Sonuç olarak, iyi bir ağır ceza avukatı seçerken uzmanlık, deneyim, iletişim becerileri, iş ahlakı ve müvekkil ilişkileri gibi faktörleri dikkate almalısınız. Ayrıca, avukatın sizinle çalışmaktan memnun olup olmadığınızı ve davaya ne kadar bağlı olduğunu görmek için bir danışma görüşmesi yapmanız da önemlidir.

Aynı Ceza Davasında Birden Fazla Kişinin Aynı Müdafi Yardımından Yararlanması Mümkün Müdür?

Avukatın bağımsızlığını ve etik sorumluluğunu korumak için menfaatleri zıt olan kişilerin vekaletnamelerinin aynı zamanda alınması veya aynı davada birinin savunmasının diğerinin savunmasına zarar verebileceği durumlar, avukatlık etik kuralları ve kanunlar çerçevesinde düzenlenmiştir. Bu önlemler, avukatın tarafsızlığını ve müvekkilinin savunma haklarını korumak amacıyla alınır:

  1. Bağımsızlık ve Tarafsızlık İlkesi: Avukatların bağımsız ve tarafsız olmaları, müvekkilin savunma haklarının korunması için temel bir ilkedir. Avukatlar, müvekkilin çıkarlarına sadık kalmalı ve müvekkilin aleyhine olabilecek bir durumda başka bir müvekkili temsil etmemelidir.

  2. Menfaatlerin Çatışması: Avukatlar, menfaatleri zıt olan veya çatışan müvekkillerin vekaletnamelerini aynı anda alamazlar. Aynı davada birinin savunmasının diğerinin savunmasına zarar verebileceği durumlar, avukatlık etik kuralları ve yasalarla düzenlenmiştir.

  3. Rıza Gösterme: Menfaatleri zıt olan müvekkiller, aynı avukat tarafından temsil edilmelerini rıza göstermeleri durumunda bile, bu durum genellikle kabul edilmez. Çünkü bu durumda dahi avukatın tarafsızlığı ve bağımsızlığı sorgulanabilir.

  4. Zıt Çıkar ve Menfaat Çatışması: Menfaat çatışması, avukatın müvekkilinin çıkarlarını etkileyebilecek başka bir müvekkili temsil etmesi durumunda ortaya çıkar. Örneğin, bir müvekkilin savunması, diğer müvekkilin suçlanmasıyla ancak sağlanabiliyorsa, menfaatlerin çatışması kabul edilir.

  5. Kanuni Düzenlemeler: Türk Ceza Kanunu (TCK) ve Türkiye Barolar Birliği (TBB) Meslek Kuralları gibi kanuni düzenlemeler, avukatların menfaat çatışması durumlarına karşı nasıl hareket etmeleri gerektiğini açıkça belirtir.

  6. Ortaklar ve Çalışanlar: Avukatlık bürolarında çalışan avukatlar da, ortakları veya meslektaşlarıyla aynı davada menfaat çatışması oluşturabilecek müvekkil temsil etmemelidir.

Bu önlemler, avukatların müvekkillerinin haklarını korumak ve adil bir şekilde savunma yapmak için bağımsız ve tarafsız kalmalarını sağlar. Aynı zamanda, avukatların etik kurallara ve hukuki düzenlemelere uygun hareket etmelerini sağlar. Menfaat çatışması durumunda avukatlar, müvekkilin savunma hakkını korumak amacıyla müvekkil değişikliği veya ek bir avukat görevlendirmesi gibi alternatif çözümleri değerlendirmelidirler.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)

Sanığa yöneltilen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis cezası veya adlî para cezası ise; mahkeme hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verebilir (Ceza Muhakemesi Kanunu - CMK Madde 231).

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB), mahkeme tarafından verilen bir karardır ve bu karar, sanığın lehine bir hukuki sonuç doğurur. HAGB'nin amacı, suçlu bir hükme gerek olmadan sanığa bir ikinci bir şans tanımaktır.

HAGB kararı alınabilmesi için bazı koşulların yerine getirilmesi gerekir:

  1. Önceki Mahkumiyet Yoktur: Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûmiyetinin olmaması gerekir.

  2. Kişilik ve Davranış Değerlendirmesi: Mahkeme, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışlarını göz önünde bulundurarak, sanığın yeniden suç işlemeyeceği konusunda bir kanaate varmalıdır.

  3. Mağdur veya Kamu Zararının Giderilmesi: Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin yoluyla tamamen giderilmesi gerekmektedir.

HAGB kararı, sanığın rızası alınarak verilir. Sanık, HAGB'yi kabul edip etmediği konusunda açık bir beyanda bulunmalıdır. Sessiz kalmak, rıza olarak kabul edilmez.

HAGB kararı alındığında, sanık beş yıl süreyle denetime tabi tutulur. Bu süre içinde sanığın yeniden kasıtlı bir suç işlememesi önemlidir. Denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlenirse, HAGB kararı uygulanmaz.

Denetim süresi boyunca, mahkeme belirlediği bir süre boyunca sanığın davranışlarını takip edebilir ve gerekirse denetimli serbestlik tedbirleri uygulanabilir.

HAGB kararı, Adli Sicil Kaydına işlenmez. Bu nedenle, sanık için bir sabıka kaydı olarak görülmez.

Sonuç olarak, HAGB kararı, suçlu bir hükmün açıklanmasının önlenmesini amaçlayan bir hukuki tedbirdir. Ancak belirli koşulların yerine getirilmesi ve sanığın rızasının alınması gerekmektedir. HAGB kararı, sanığın daha fazla suç işlememesi ve topluma yeniden entegre olması için bir fırsat sunar.

Yargılamanın Yenilenmesi ve Temel Kuralları

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 311-323 maddeleri arasında düzenlenen yargılamanın yenilenmesi konusunu açıklayan bir özet şu şekilde olabilir:

Yargılamanın yenilenmesi, kesinleşmiş mahkeme kararlarına karşı başvurulan bir olağanüstü kanun yoludur ve kanun yolu usulüne tabidir.

Yargılamanın yenilenmesi talebi, mutlaka istek üzerine yapılmalıdır. Mahkeme, kanunda belirtilen sebepleri içeren bir talep olmadan re'sen yargılamanın yenilenmesi yoluna gidemez.

Hükümlü, yargılamanın yenilenmesini talep edebilir. Hükümlünün ölümü veya hükmün infaz edilmiş olması, yargılamanın yenilenmesine engel değildir.

Hükümlünün ölümü durumunda, eşi, üst soyu, alt soyu veya kardeşleri, bu kişilerin mevcut olmaması durumunda ise Adalet Bakanı yargılamanın yenilenmesi isteminde bulunabilir.

Adalet Bakanı, yargılamanın lehe yenilenmesini isteyebilir ve bu istisnai bir durumdur.

Yargılamanın yenilenmesi başvurusu herhangi bir süre sınırlamasına tabi değildir.

Yargılamanın yenilenmesi istemi, yasal nedenleri ve delilleri içermelidir ve genellikle hükmü veren mahkemeye yapılmalıdır.

Yargılamanın yenilenmesi davasının açılması, hatalı olduğu iddia edilen hükmün infazını ertelemez, ancak mahkeme infazın geri bırakılmasına veya durdurulmasına karar verebilir.

Yargılamanın yenilenmesi sebepleri Ceza Muhakemesi Kanunu Madde 311'de belirtilmiştir.

Cezanın değiştirilmesi amacıyla yargılamanın yenilenmesi kabul edilemez, eğer başka bir yol varsa.

Yargılamanın yenilenmesi istemi, hükmü veren mahkemeye sunulur ve bu mahkemece karar verilir. Yargıtay doğrudan hüküm kurmuşsa, hükmü veren mahkemeye başvurulur.

Yargılamanın yenilenmesi isteminin kabule değer olup olmadığı, duruşma yapılmaksızın dosya üzerinden ve talep çerçevesinde yapılan inceleme ile belirlenir.

Yargılamanın yenilenmesi konusuyla ilgili olarak önemli olan birkaç hususu daha özetlemek istiyorum:

  • Yargılamanın yenilenmesi, kesinleşmiş mahkeme kararlarının yanlış veya haksız olduğunu düşünen kişilerin başvurabileceği bir hukuki yol sağlar.

  • Yargılamanın yenilenmesi talebi, belirli yasal nedenlere dayanmalıdır ve bu nedenler CMK Madde 311'de sıralanmıştır. Başka bir hukuki yolun bulunması durumunda yargılamanın yenilenmesi istemi kabul edilmez.

  • Adalet Bakanı'nın yargılamanın yenilenmesi isteminde bulunabilmesi istisnai bir durumdur ve genellikle yargılamanın lehe yenilenmesini talep eder.

  • Yargılamanın yenilenmesi başvurusu herhangi bir zaman sınırlamasına tabi değildir, ancak hükümlü ölümü durumunda, bu başvurunun belirli kişiler tarafından yapılması gerekmektedir.

  • Yargılamanın yenilenmesi davası açıldığında, hatalı olduğu iddia edilen hükmün infazı devam eder, ancak mahkeme infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir.

Bu bilgiler, Türk Ceza Muhakemesi Kanunu'na dayalıdır ve yargılamanın yenilenmesi konusundaki temel kuralları açıklamaktadır. Detaylı hukuki danışmanlık veya davanın spesifik ayrıntıları için bir avukata başvurmanız önemlidir.